Yüzyıllar süren arkeolojik çalışmalarda, Höyükte 12. yüzyıla tarihlenen Bizans kilisesi ile 5. yüzyıla ait bir ayazma gün yüzüne çıkarıldı. Bu kazıların buluntuları, bölgenin prehistorik geçmişine uzanan bir dizi katmanı gözler önüne seriyor.
ANTİK CAM ŞİŞELER BULUNDU – Kazı ekibinin çalışmaları, çanak çömlekler, taş aletler ve Hitit dönemine ait heykellerin yanı sıra Bizans döneminden kalma cam şişe parçalarını da ortaya koydu. Doç. Dr. Çağaptay liderliğinde yürütülen proje kapsamında bulunan bu cam şişeler, özgün biçimlerine uygun olarak yeniden üretildi. Şişelerin içine ise bölgenin doğal bitkilerinden elde edilen lavanta, turunç çiçeği, kekik ve zeytin yaprağı esansları dolduruldu. Proje süresince Hasan Fatma Önal Anadolu Lisesi öğrencileri ve öğretmeni Seyhan Cavit de aktif rol aldı. Eserler, hem tarihî canlandırmayı desteklemek hem de Kadıkalesi’nin tanıtım materyallerinde kullanılmak üzere hazırlandı.
ÇAĞAPTAY: “KOKULAR TARİHİ BİR HİKAYEYİ ANLATIYOR” – Kazı Başkanı Doç. Dr. Suna Çağaptay, yapılan çalışmaların arkeolojik buluntuları sadece müzelerde sergilemekle sınırlı kalmayıp farklı biçimlerde yaşatılabileceğini vurguladı. “Bizans dönemi cam şişelerinin, büyük olasılıkla güzel kokulu esanslar ve şifalı yağların dağıtımında kullanıldığı düşünülüyor. Bu buluntular, o dönemin yaşamını ve kokusal alışkanlıklarını da anlamamızı sağlıyor. Şimdi kokuları yeniden canlandırarak ziyaretçilere farklı bir deneyim sunmayı ve Kadıkalesi’nin tanıtımını güçlendirmeyi hedefliyoruz.”
TURİZME AÇILMASI İÇİN GÜN SAYILIYOR – Kadıkalesi’ni turizme kazandırma sürecinde önemli aşamaların tamamlandığı belirtiliyor. Ziyarete açılma için yaklaşık 50-60 milyon liralık bir kaynağa ihtiyaç duyulduğu ifade edilirken, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sunulan planın iki yıl içinde onaylanmasının beklendiği kaydedildi. Çağaptay, Kuşadası’nın inanç turizmi için bu merkezden maksimum faydayı sağlayacağını düşünüyor: “Geçmişiyle ve bugün sahip olduğu potansiyeliyle Kadıkalesi buna tamamen hazır.”